Bir zamanlar Hanzade vardı...(2)

    Hanzade dokuzuncu ayını tamamlayıp gelişince,normal bebekler gibi büyümeye başlamış.Tabi başta en büyük destek babamdan, gelişmeye başlayınca da annemden gelmiş.Ablalarımız Gültürk ve Gülay daha büyük olduklarından küçük kardeşlerine kol kanat olmuşlar.Benden üç yaş büyük abim Göktürk,Karadeniz'in nemli rutubetli havasından dolayı,sık sık kulak burun boğaz enfeksiyonu ya da allerjisi geçirmekten geniz eti büyümüş ve nefes almakta sorun çektiği için çok kollanır korunurmuş.Daha sonra alerjik astım bronşit olan çocuğunu İstanbul'a götürüp geniz eti operasyonu yaptırtıyor babam.Adenoidlere bağlı geniz akıntısı, abimde  bronchial astıma neden olmuştu.Nefes darlığı yerleşmeden acil operasyon geçirmesi gerekti.Dolayısıyla annem biricik oğluna daha fazla özen göstermek durumunda kalıyormuş.O zamanlar bahçeli bir evde kalınıyor ve evin bahçesi meyve ağaçlarıyla dolu.Odalarda fındık kabuğu ya da odun yakılan sobalar var.Ben üç yaşımdayım,abim altı,Hanzade yeni doğmuş.Annem çocukların büyütülmesinde yardım için Fatsa'nın köylerinde(Duayeri olabilir) öğretmenlik de yapmış annem&babam, köylü ailelerinden  bir kız getirtmiş.Adı Şükriye...İşte o Şükriye ablamı hiç unutmam...Zira en çok ben,daha sonra da Hanzade'ye çok emeği geçmiştir. Kimbilir şimdi nerde,ne yapar,merak ederim ama hala izine rastlamadım.Annem çocuklarını bakarken sürekli yardımcı almış yanına...En sonuncusu Şükriye ablaydı.Şükriye abla daha Hanzade doğmamış bize geldiğinde.Ben daha bir yaşında filanmışım.Annem abimle meşgul her zaman ki gibi, ablalarım başka işlerle meşgul, babam fark etmiş,Şükriye ablam fındıkları ağzında çiğner,sonra çıkarır bana yedirirmiş.Ben de yermişim hani ağzımı şapırdata şapırdata.Tabi derhal müdahale edilmiş ve Şükriye ablama çok kızmışlar.Zavallı Şükriye ablam ''çocuk fındık yiyemiyor dişleri yok,ben yerken istiyor,yesin çocuk''demiş...artık öğretilmiş öyle olamayacağı ve Şükriye daima gözetim altında kontrollü olarak bizi bakmış.Şükriye ablam da çocuk henüz,bana olan ilgisi emeği yetersiz demek ki...Hanzade ile ilgilenen ev halkına içten içe üzülüyormuşum ki ''Hanzade beni gıdganıyor(kıskanıyor) ''demişim bir gün...Olası bu sözü huysuzluk yaptığımda annem babamdan duymuşumdur.Hemen bana yapıştırılan etiketi Hanzade'nin üzerine atmışım.Babam gülmekten katılmış bu sözlerime...Hanzade parmak kadar yaşam savaşı verirken ben üç yaşında bu sözleri etmişim.
       Yine bir anımı hatırladım.Babamın teyzesini kızı Gülhanım halam bize gelmişti.Evde konuklar var,telaş var.Hanzade de artık büyümüş belki 10 aylık bebek olmuş.Evdeki telaşa yardımcı olmak için rahmetli Gülhanım halam, Hanzade'nin altını aldı, açınca ''aaa Ferdiye, çocuğun poposu pişmiş''dedi.Annem hemen temiz bez getirdi halama,halacığım bezledi...O zamanlar bebekler için hazır bezler yoktu dünyanın hiç bir yerinde...Anneler Amerikan bezini ağartana kadar kaynatıp,kurutup dikdörtgen şeklinde dikerler,her seferinde sabunla yıkadıkları kaynattıkları ütüledikleri bezleri kullanırlardı bebeklerine.
    Halam bize geldiğinde kuzine fırınında pastalar da pişirirdi.Bu nedenle  çocukluk aklımla ağlamaya başladım.Halam ''kızım neden ağlıyorsun'' dedi.''Şimdi biz Hanzade'yi yiyecek miyiz???!!!''Nerden çıktı şimdi yeme işi''Pişen herşey yenir demedin mi?halacığım''Gülhanım halam kahkahalar atarak beni kucakladı.teselli etti,poponun idrardan piştiğini,yenmediğini anlattı.o yaşta küçük bir çocuk minnacık kardeşini hem kıskanıyor,hem de zarar gelmesinden çok korkuyor olması açısından ilginçtir.Kardeş sevgisi ta o zamanlardan işleniyor içimize...
     Şükriye ablam ben sekiz yaşındayken,Hanzade'de beş yaşındayken babası tarafından çağrıldı köyünden ve geri gönderildi.O gitmeden evvel bana ve Hanzade'ye çok sıkı sarılarak ağladığını hatırlıyorum...Bizden ayrılmak istemiyordu,babasıyla köyüne giderken evlenmesi için gönderildi dendiğini hatırlıyorum .Sanırım gittiğinde18 yaşındaydı...Hanzade ile zaman zaman Şükriye ablamı konuşuyorduk...O'nu gittiği Fatsa'nın yüksek köylerinde çok aramak bulmak istedik Hanzade'mle, ama hayat bizi farklı rüzgarlarla uğraştırdı buna vakit ayıramadık...
Hanzade 20 aylık,Gültürk-Gülay ablalarıyla

Kaleboynu yaylasında Hanzade ve Gültürk

Yaylada Gültürk, Hanzade,Şükriye

23 nisan çocuk bayramı,Göktürk-Aysun-Hanzade
23
Yaylada Hanzade-Gültürk-Şükriye

Annem-babam-Şükriye-Hanzade Gültürk-Gülay-Aysun-Göktürk
Şükriye ablamı hatırladıkca  içimiz çok acırdı Hanzade'mle....Şükriye ablam sanırım en büyük ablamla ya yaşıt ya da bir yaş büyüktü...Bayraklı fotoğrafta tam ortada duruşu bile bizi nasıl sahiplendiğini hissettiriyor bakana...
Hanzade 1 yaşında

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir zamanlar Hanzade vardı...(3)

Bir zamanlar Hanzade vardı...(14)